Otizm, sosyal etkileşim, dil ve duygusal, bilişsel, motor ve duyusal yetenekler dizisinde görülen gecikme ve problemleri içeren karmaşık gelişimsel bir bozukluktur. Kendi etrafında dönme, oyuncakları sıraya dizme, belirgin bir amacı ya da anlamı olmaksızın sözcükleri tekrarlama gibi belirli davranışlar sıklıkla gözlenmektedir. Otizm Spektrumunda yer alan bir çocuktaki dil, düşünme ve sosyal beceriler, çocuğun spektrumun neresine düştüğüne göre değişiklik göstermektedir. Otizm ve OSB, ilişkilerde ve ilişki kurmada, iletişim (jest, sözcükler ya da simgelerin olup olmaması) ve düşünmedeki zorlukları kapsamaktadır.
Otizm ve OSB’yi üç temel ve birincil problem simgelemektedir. Bu temel problemlerin varlığını tespit etmek amacıyla sormakta olduğumuz sorular şöyledir:
- Çocuk yakınlık ve içtenlik tesis etmekte zorlanmakta mıdır? Ebeveyn ya da bakıcı gibi beraberken mutlaka rahat ettiği yetişkinleri arar mı? Eğer öyleyse, bu ilişkideki yakınlıktan hoşnut olduğunu belli eder mi?
- Çocuk jestleriyle ve duygusal ifadelerle iletişim kurar mı? Gülümsemeler, kaş çatmaları, kafa sallamalar, ve diğer etkileşimsel jestler ile kesintisiz karşılıklı gidip gelen duygusal sinyalleşme akımı içinde birliktelik kurar mı?
- Sözcükleri kullanmaya başladığında, anlamlı bir biçimde kullanır mı? “Bu masa”, “Bu sandalye” yerine “Anneciğim, seni seviyorum” ya da “Bu meyve suyunu istiyorum” gibi duygu ya da isteklerle donanmış sözcük ve simgeler kullanır mı?
Eğer bu üç temel yeti-yakınlık sergileme, duygusal jestlerin sürekli karşılıklı değişimi, ve yeni ortaya çıkan sözcükler ve simgelerin duygusal bir niyet taşıması- mevcut değilse, çocuğun OSB belirtisi gösterip göstermediğini göz önünde bulundurmalıyız. Yaşa uygun düzeyde faaliyette bulunmayan bu üç temel işlem ve yetinin düzeyi, en azından başlangıçta, çocuğu etkilemekte olan otizmin düzeyini belirlemektedir.

Özgül Öğrenme Güçlüğü (ÖÖG) Nedir?
Öğrenme bozukluğu bireyin bir ya da birden fazla temel psikolojik süreçlerini etkileyen ve okuma, yazma, aritmetik, okuduğunu anlama, yazılı ve sözel ifade gibi alanlarda zorluk çekmesine neden olan nörolojik bir bozukluktur. Öğrenme bozukluğu olan bireylerin zeka düzeyleri normal veya normalin üzerindedir ve öğrenmedeki zorluklarının görme veya işitme duyularındaki sorunlarla ya da duygusal sorunlarla bir ilgisi yoktur.
Öğrenme Güçlüğü tek bir bozukluğu değil birden fazla bozukluğu tanımlayan genel bir terimdir. Bu bozukluklar, Öğrenme Bozukluğu şemsiyesi altında değerlendirilirler ve her biri bireyin spesifik bir alanda zorluk çektiğini ifade etmektedir.
Özgül Öğrenme Güçlüğünün Çeşitleri Nelerdir?
- DİSLEKSİ (Okuma Güçlüğü):Okurken atlama, anlamı bozma, harf – ses uyumu bozukluğu, hızlı okuyamama, harflerin ya da hecelerin yerini değiştirme, heceleme ya da anlamama gibi bir takım bozukluklar görülür.
- DİSGRAFİ(Yazma Güçlüğü): Yazım hataları, okunaksız ve düzensiz el yazısı, bazı harf, rakam ve sözcükleri ters yazma, b-d, m-n, ı-i, d-t, g-ğ, g-y gibi harfleri karıştırma, sözcükler arasında boşluk bırakmadan ya da sözcüğü birkaç parçaya bölerek yazma gibi bozuklulara rastlanır.
- DİSKALKULİ(Aritmetik Bozukluk):Matematik terimlerini, kavramları anlayamama, sayı ve sembolleri tanıyamama, gerekli sembolleri kullanma, eldeli sayıları toplamayı unutma, çarpım tablosunu öğrenmede sınıf arkadaşlarına göre çok geri kalma, problem çözümünde izlenecek adımlara karar verememe biçiminde kendisini gösteren bozukluklarla karşılaşılır.
Bazı bireyler sadece bir alanda zorluk çekerken, bazıları birden fazla alanda zorluk çekebilir. Örneğin bir çocuk hem okuma, hem yazma hem de aritmetik alanlarında zorluk çekerken bir diğeri sadece aritmetik alanında zorluk çekebilir.
Özgül Öğrenme Güçlüğü belirtileri gösteren her çocuk aynı özellikleri taşımaz; bu özelliklerinin belirlenmesi ve tanı alması için ayrıntılı bir psiko-eğitsel değerlendirmeye ihtiyaç vardır. Erken tanı ve tedavi her sorunda olduğu gibi Özgül Öğrenme Güçlükleri’nde de önem taşır. Yapılan değerlendirme sonuçlarından elde edilen bulgular, Özgül Öğrenme Güçlüğü yönünde destekleyici bulgular içerdiğinde; özel eğitim ve psiko-pedagojik yaklaşımla yapılan, eğitsel terapiyi içeren, tedavi ve müdahale programı uygulanır. Uygulanan tedavinin süresi, çocuğun öğrenme hızına ve şekline göre değişkenlik gösterir.